Fransız ihtilâlı ( 1789 – 1792 ) yaşanan milliyetçilik akımı Osmanlı Devleti'nide etkilemiştir. Dış güçler tarafından kışkırtılan Osmanlı teb'ası peyderpey isyanlara girişip bağımsızlıklarına kavuşmuşlar, isyanlarla uğraşan Osmanlı Devletide iç ve dış düşmanların birlikte hareket etmeleri sonucu eski ihtişamını, gücünü kaybetmiştir.
Balkanlarda ortaya çıkan bu devletler, ki Bulgaristanda bunlardan biridir, muhtariyetten bağımsızlığa geçis ürecinde ve sonrasında " karışık bir bünyeden kurtulup sade birer millî bünyeye erişme politikası gütmüşlerdir".1 Bu politikayı gerçekleştirmek için Diğer toplulukları ve Balkanlardan atılmak istenmiştir. 1878'de Osmanlı Devleti'nin Tuna vilayeti üzerinde kurulan Bulgaristan Prensliği daha sonra Edirne vilâyetinin bir bölümünüde topraklarına katarak bugünkü sınırlarına ulaşmıştır.
1877'den 1885'e kadar olan dönem (1878) Berlin Antlaşması ile kurulan Bulgaristan Prensliği'ne Doğu Rumeli imtiyazlı Vilayeti'nin katılması tarihine kadar) Osmanlı Devleti'nin parçalanması sürecinde çok önemli bir dönemdir. Yine bu yıllar içinde Rumelide Pomaklar yüzlerce yıllık yurtlarından büyük ölçüde sökülüp atılmıştır." Berlin Antlaşması öncesinde (Mayıs1878) Osmanl ıDevleti tarafından Rusdiplomatı V. Teplouv'un istatistikî incelemesine göre hazırlanan tabloda Tuna ve Edirne vilâyetlerindeki etnik duruma bakacak olursak; Bulgar : 1.633.695 Bulgar olmayan : 2.132.254 Şeklinde gösterilmektedir.
Burada nüfus yapısı kasıtlı olarak böyle gösterilmiştir. Zira pek az miktarda bulunan Rum, Ermeni ve Yahudilerde Bulgar olmayan nüfusa dahil edilmiştir.(1926 ) genel nüfus sayımına göre Bulgarlar toplam
Nüfusun %83.62'sini, Diğerleri %10.45'ini, Museviler %0.85'ini, Ermeni Gregoryanlar %0.46'smı oluşturmaktadır. Bu tarihe kadar Bulgaristan'da Bulgar nüfusunun çoğunluğa geçmesi Yönünde her türlü metot uygulanmıştır.) Tuna vilayetinin doğu kısımları olan Rusçuk, Varna ve Tulça sancaklarında Pomak nüfusu ezici çoğunlukta bulunmaktaydı. 93 Harbi öncesinde Rusların yapmış olduğu değerlendirmeye göre kurulacak Bulgar devletinin sağlam temellere oturtulması için Pomak , Türk ve Müslüman halkın yerlerinde bırakılmaması gerekmekteydi. Bunlar yerlerinde kalacak olursa Bulgar Devleti parçalanabilir veya iki milletli bir federasyona dönebilirdi. Bu yüzden Pomakların ve Türklerin ya o topraklardan kovulması veya kılıçtan geçirilmesi fikrini ortaya attılar. 27 Temmuz 1874 Brüksel Konferansı kararlarına göre: "İşgal kuvvetlerinin sivil halkın dini inançlarına, namusuna ve malına saygı göstermesi" hükmü yer almasına rağmen 93 Harbi'nde Osmanlı topraklarını işgal eden Rus orduları Bulgarlarla işbirliği ederek yukarıdaki düşüncelerini uygulamaya koyuldular
93 Harbi sonrasında 600binden fazla Pomak göçe zorlandı. Savaş esnasında 350 bin Türk vahşice öldürüldü." 93 Harbi'nden sonra Balkanlardan Anadolu'ya sürekli bir göç hareketi meydana gelmiştir. Bulgaristan'ın çeşitli bölgelerinden göç edenlerin artması ,bunların zulme uğratılarak hicrete mecbur bırakılmalarından kaynaklanmaktadır Özellikle sınır civarında olanların yerlerine derhal Bulgarların yerleştirildiklerini görüyoruz. Yapılan bu iskan siyaseti, Bulgaristan'ı 'milli, sade bir devlet' haline getirme çabasıdır. Balkan Savaşı esnasında gerek Bulgar askerleri ve gerekse komitacılar çeşitli bahanelerle halka zulüm etmekte, akla gelmeyecek zulümler uygulamaktaydılar. Savaşta esir edilen Bulgarların ceplerinden'küpe ve yüzüklerle süslü kadın kulak ve parmaklarının 'çıkması zulmün derecesini göstermesi açısından önemlidir. 1912-1913 Balkan savaşlarısırasında da Bulgar ordusu veBulgar komitacıları Trakya, Rodop ve Makedonya'da korkunç katliamlar yapmışlardır . Krallık döneminde Bulgarlar, Rodoplarda Pomakları yok etmek ve kalanlarıda Bulgarlaştırmak için çalışmalara başlamışlardır. Balkan Savaşları sırasında 'Bulgar Genel Kurmay Harekat Dairesi Başkanı Orgeneral Sarafov, işgalleri altındaki yerlerde bulunan bütün Pomakların Bulgarlaştırılması ile ilgili kesin emirler vermiştir.' Bu emirlere uyularak Rodoplardaki Pomaklar , binlerce Ortodox Bulgar devlet memurlarının katılımıyla 'Bulgar- olmaya mecbur edilmişlerdir. Bulgar isimlerini kabul etmeyen Pomaklar, avuçlarından haçlara çivilenip öldürülmüşlerdir.
Kaynak ve Ayrıntılı bilgi ve belge için bkz. Şimşir, Ön.ver,I, s. 143,150,163,177,201,202; Ön.ver, II. s.CLXXII :
Tevfık Bıyıklıoğlu, (1987), Trakya'da Milli Mücadele I, Ankara: s.28-30; Hüseyin Raci Efendi, (1990) ,
Zağra Müftüsünün Hatıraları, Yay. Haz. M.Ertugrul Düzdağ, İstanbul: Timaş Yayınları, s. 109 'Bilâl N.Şirnşir, (1968), Rumeli'den Türk Göçleri I, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, s. 10. BilâlN.Şirnşir, (1970), Rumeli'den Göçlerfi , Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, s.IX. 3Şimşir,Ön.ver,1 ,s. 142
Kaynak araştırma ve derleme Atilla DOGAN