Reklam
  • Reklam
  • Reklam
Reklam

Pomaklar üzerine oyanan cirkin politik oyunlar

Pomaklari her devletin kendi yöntemleri ile asimlie ederek eritme politikalari , cirkin oyunlar, siyasi secim malzemesi olarak görme.. Balkan basinindan örenkler.. Bulgaristan Faktör gazetesi. ceviren Mümin Topcu

Pomaklar üzerine oyanan cirkin politik oyunlar

Pomaklari her devletin kendi yöntemleri ile asimlie ederek eritme politikalari , cirkin oyunlar, siyasi secim malzemesi olarak görme.. Balkan basinindan örenkler.. Bulgaristan Faktör gazetesi. ceviren Mümin Topcu

Pomaklar üzerine oyanan cirkin politik oyunlar
24 Mart 2015 - 21:45 - Güncelleme: 24 Mart 2015 - 23:45

DAVUTOĞLU, NEDEN "POMAK BAHARI" ÖZDEŞLİĞİNİN ÖNÜNÜ KESTİ
Kendi etnik aidetlerini tayin etmek için, Balkanlar'daki "Pomak Baharı" tam beş yıl sürdü ve her şeyden öncen bu süreçte Türkiye'de yaşayan Bulgar kökenli müslümanların uluslarüstün topluluk beklentisinin gerçeğe dönüşmesi önemliydi.
Bu arzu, tıpkı Kürt problemi gibi, Türkiye’deki Pomak sorununu da Dünya sahnesinde keşfedilmesini hedefliyordu, fakat bu Pomak hareketlenmesi 28 Ağustos 2014 yılında son buldu.
Bu tarihte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu oldu, kendisi tecrübeli bir diplomat ve çağdaş Türk dış politika doktrininin yaratıcısıdır. Davutoğlu, hiç vakit kaybetmeden, kendisinin lanse ettiği neoosmanizm fikriyle kompromis yapılmayacağını göstermiş oldu.
Toplum önünde ve yazdığı eserlerde belirtmemesine rağmen, Davutoğlu bu Osmanlı tezini büyük Türk devlet adamı Mithat Paşa'dan benimsemiştir. Bu tezde büyük rol Türklere ayrılmıştır. Başka etnistelerin yeri, bir tek eğer Türk devletine karşı sadakatını deklare ederlerse belli. Aynı toplumda kabul görmeleri için, kendilerini Türk olarak afişe etmeleri tavsiye edilen bir unsur.
Halbuki, Erdoğan, her demecinde, Kürtlerden, Pomaklardan ve Çerkezlerden bahsetmekte. Aynı zamanda bu azınlıklar, kendilerini özdeşlediği zaman, önlerine her zaman anayasal çerçeveler dayatılmakta. Emniyet ve istihbarat yetkilileri hiç tereddütsüz tasvip edilmeyen liderlere karşı baskı uygulamakta.
Güney komşumuzda cereyan eden bu olaylar, direkt bizim ülkemizde gelişen hareketlenmelere de yansımakta. İlk baştaki Erdoğan'nın Pomakların kendi etnik aidetini belirlemesi ve uluslararası üstün topluluğa dönüşme siyasi iradesi, bu devletin sınırlarını da aşmaktaydı, hele Pomaklığın kalbi konumundaki Bulgaristan'a da ulaşıyordu.
Görüldü ki, birçok ülke araştırmacısı, gizli servisler ve siyaseteçilerin burnu dibinde, çok hızlı bir tempolarla Bulgar Mohamedanları ayrı bir etnik kimlik identliğine kavuşuyordu. Bu konu üzerine tam da bilim adamları söz sahibi oluyorlardı ki, siyasi sahneye Efrem Mollov çıktı. Bu şahıs Smolyan bölgesinde Avrupa Pomak Enstitüsünü yarattı ve ayrıca bir de siyasi parti kurma teşebbüsünde bulundu. Mollov, sıkça bir şekilde kamuoyu önüne çıkmaya başladı, aynı zamanda dengeli adımlar atmaya gayret gösteriyordu. Arkasında önemli dış güçlerin durduğu imajını veren bu cesaretli şahıs, yazdığı "Büyük Bulgarya'nın geleceği var mı ve neden Pomakların tarihi gizlendi" kitabında Mollov'un lanse ettiği bariz tez; Pomaklar eski Protobulgar kökenlidir ve kendilerine verilen görev sayesinde Bulgaristan'ı bu krizden kurtaracak olmalarıdır
Mollov'u bir Pomak milliyetçisi olarak tanımlarken, aynısı ona uzun yıllar eşlik eden dava arkadaşı Smolyanlı Mediha Zaimova için geçerli sayılmaz. O, " Rodoplar'da Dostluk ve Kültürel Değişim Derneğinin" yöneticisi. Bu dernek Türkiye - Bulgaristan meclis dostluk grubu başkanı Mustafa Öztürk ve HÖH partisinin bir aktarıcısı sayılabilir. Mollov'a bakış Zaimova katı bir Pomak etnosu hayranı değil, kendisi ana dilleri Bulgarca olmaya devam eden Bulgar Mohamedanları için Türkçe öğrenme kursları tertipliyor, aynı zamanda resmi Türk istoriograflarının tezlerine göre Pomak Türklerinin varlığına bel bağlıyor. Bu bağlamda onun ilham aldığı kişi Rodoplar'daki Türk etkisi ve girişimi hayranı Salih Bozov'dur.
Yakın geçmişte Ankara, Bulgaristan'a karşı iki yönlü politik adım atıyordu; - bir yandan bizdeki Pomakların, kendi etnosunu belirlemesi ve Bulgar toplumundan koparılması hedefleniyordu, diğer taraftan ise onlarda Türk bilincinin oluşması ve ülkemizdeki Türk etnosunla bağlanmaları amaçlanıyordu. Her iki olayda da güdülen hedef aynısı; - Bulgar Mohamedanlarını Bulgar ulusundan koparmak ve ülkemizde Türkiye etkisini genişleterek, buradaki Türkleri, Pomakları ve Çingeneleri güçlü bir yerel Müslüman topluluğunda birleştirmek. Diğer güney komşumuz Yunanistan'da olduğu gibi, Türklüğün etkisi iki şekilde gerçekleşmekte; - camiler vasıtasıyla ve siyaset yoluyla. Açlık ve sefalet, Bulgar Mohamedanlarını dini mabetlerde umut aramaya yönlendirdi, siyasetteki boşluk ise, onları günün güçlülerinin kucağına itti, yani HÖH partisine.
HÖH partisinin Başkan Yardımcısı Ruşen Rıza yönetimindeki bir delegasyonun Bursa ziyaretinde, kendileri doçent Hüseyin Memişoğlu'nun "Pomakların geçmiş tarihinden sayfalar" kitabının yeni hazırlanan baskısıyla tanıştırıldı. HÖH, kendisinin Pomak Türkleri tezini beğendi, çünkü bu kitapta anlatılanlara göre, Bulgarlar onlara karşı acımasız bir kıyım ve yok etme politikası gerçekleştirmişler. Bu kitabın etkisi sayesinde, Bulgaristan'daki Avrupa Pomak Enstitüsü bir sürü yarı illegal eserler yayımladı. Bu şekilde Bulgar Hristiyanları ve Bulgar Mohamedanlarının arasının açılması hedefleniyordu. Hatta Georgi Zelenogora'nın "Türkiye'deki Pomaklar" kitabında, Bulgaristan'da Pomaklara karşı bir genojisidin varlığından söz edilmekte.
Bulgaristan'daki Pomak hareketlenmelerinin benzerleri, Erdoğan'ın desteği ie Türkiye Cumhuriyetinde de yaşanmaktaydı, çünkü iktidardaki siyasi partinin Cumhurbaşkanlığını kazanabilmesi için Pomakların oylarına ihtiyacı vardı.
2013 yılının sonunda İstanbul'da sözde "Pomak kahvaltısı" düzenlendi. Alınan bir karara göre, bu megapoliste 2014 yılının Ocak ayında Pomak Dernekleri Federasyonu kurulacaktı. Davet edilenlerin arasında Efrem Mollov ve Bursa, İstanbul, İnegöl, Eskişehir ve İzmir'den Pomak dernekleri yer almaktaydı. Ayrıca hedeflerin arasında "Pomakların sesi" adında bir gazete çıkarmakta vardı. Bulgaristan'da bir Pomak partisinin kurulması da destek gördü. PODEF'in lideri olarak Bayram Erat seçildi.
Pomak Baharının en önemli noktası, 1 ve 2 Mart ayında İzmir'de gerçekleşen kongredir. Bu kongreye Avrupa Pomak Enstitüsü ayrı bir delegasyon ile katıldı. Buradan çıkan ana hedef kararına göre, Pomaklar uluslarüstü bir topluluğa dönüştürülecek, kendi televizyonları olacak, Pomakaoloji bilimsel dalı ve sivil toplum örgütleri kurulacaktı. Daha sonra Biga'da bir kongre tertipleniyor ve bu kongre Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleme kararı alıyor. Pomak aktivistlere göre bu destek altı milyon seçmen oyuyla ölçülmekte.
Seçimlerden sonra, 20 Eylül 2014 yılında, PODEF Bursa'da yeni bir kongre tertipliyor. Bu kentin seçilmesi bir tesadüf eseri değil, çünkü burası en büyük göçmen örgütü olan BALGÖÇ'ün ana merkezi. Bu şekilde iki örgütün arasında yakın bağ kurulması hedefleniyor, ayrıca Pomakların ve Rumeli Türklerinin absorbe (emmeleri,bütünleşmeleri) olmaları amaçlanıyor. Mollov ve Erat'ın bu tür dümen kıvırmaya karşı direnişi aşikar ve ortada. Molov bu kongreye karşı ayrı bir komünike ile çıkıyor. Erat da ,kendisini destekliyor.
PODEF'deki dağılma ve sarsılma süreci yeni bir skandal ile karşılaşıyor. Aralık 2014 yılının sonunda, BALGÖÇ Başkanı Doçent Yüksel Özkan, PODEF'in radikal bir örgüt olduğuna dair demeç veriyor ve kendilerinin bunlarla bir bağlantısının olmadığını açıklıyor. Yalnız bir ay sonra Özkan tersine viraj yaparak, PODEF yönetimini Bursa'da kabul ediyor.
Aynı zamanda PODEF'in HÖH ( BALGÖÇ'ün başka bir partneri ) ile sıcak ilişkileri bulunmakta. Örgüt yöneticileri geçen yılın sonunda, HÖH'ün daveti üzerine iki kere Kırcaali ve Smolyan bölgelerini gezdi. Bunlar, Doğu ve Orta Rodoplar'da yaşayan Bulgar Mohamedanların üzerinde nüfuz kurmayı gizlemiyorlar.
Sonuçta, bu şekilde Davutoğlu'nun hedefi daha açık bir şekilde ortaya çıkmakta; - Türkiye'de ve dışarıda, Bulgar Mohamedanlarının kendilerini Türk olarak beyan etmeleri. "Pomakların sesi" durdurulmuştur. Pomakça kitap ve sözlük vaatleri artık geçmişte kaldı. Şimdilerde PODEF'te, su yüzüne çıkanlar, kendilerini Pomak Türkü olarak kabul edenlerdir.
Böylece Pomak Baharı doğmadan bastırılmış oldu. Türkiye'de ve Balkanlar'da total bir şekilde asimilasyon başladı...
Bulgarcadan Türkçeye çeviren Mümin Topçu
Faktor gaztesinde çıkan Maya Stoyanova'nın yazısının tercümesi;

Bizi  Facede sosyal Medyada Takip edin.Pomaklar hakkinda her seyden an itibari ile  Haberiniz olsun   Pomakbülteni Haber Portalı.

 


Bu haber 7511 defa okunmuştur.